MS Nedir?

Uzm. Dr. Ezgi YETİM ARSAVA -Nöroloji Uzmanı

MS (dilimizde EMES olarak okunmaktadır), “Multipl Skleroz” kelimelerinin kısaltmasıdır.
“Multipl” çoklu, “Skleroz” ise hasar gören yerlerin sertleşmesi anlamına gelmektedir. Bu
sertleşme, hasar gören yerlerde “plak” olarak tabir edilen yapılar oluşması şeklinde kendini
göstermektedir.
MS’in, bağışıklık sistemi ile ilgili bir hastalık olduğu, merkezi sinir sisteminde (beyin,
beyincik, beyin sapı ve omurilik) ortaya çıktığı bilinmektedir. MS hastalığında, sinirlerin
etrafını saran ve “myelin” denilen yapıların ve sinir gövdesini oluşturan “aksonlar”ın
bağışıklık sistemi hücreleri tarafından hasara uğratıldığı görülmektedir.
Bu noktada çok dikkat çekici bir soru ortaya çıkmaktadır. NEDEN? Neden bağışıklık sistemi
doğumdan itibaren aynı beden içinde bulunduğu bir yapıya zarar vermektedir? Ne yazık ki bu
sorunun kesin cevabı henüz net olarak bilinmemektedir. Bazı karmaşık genetik faktörlerin ve
çevresel unsurların (az gün ışığı alımı, D vitamini düşüklüğü, enfeksiyonlar, yaşanan bölge,
sigara kullanımı, yoğun strese maruz kalınması) bağışıklık sistemi hücrelerinin yanlış
davranmasına neden olabileceği düşünülmektedir. Diğer bir deyişle, genetik olarak yatkınlığı
olan bir kişide, çevresel faktörlerin de eklenmesiyle MS’in ortaya çıktığı tahmin edilmektedir.
Ancak bu süreçte vücuttaki hangi mekanizmaların birbirini tetiklediği kesin olarak
bilinememektedir.
Bütün bu bilgiler göz önüne alındığında MS’in seyrinin bir parmak izi gibi kişiden kişiye
değiştiği, uzun süreçli, kronik bir hastalık olduğu, kesinlikle bulaşıcı bir hastalık olmadığı
söylenebilir.
MS Kimlerde Görülür?
Yapılan bilimsel araştırmalara göre MS, 20 ile 40 yaş arasındaki genç yetişkin bireylerde ve
daha sıklıkla kadınlarda (2 kat daha fazla) görülmektedir. Diğer yandan çocuklarda (100 binde
2 sıklıkla) ve daha ileri yaşlarda nadiren de olsa ortaya çıkabildiğine dair olgular mevcuttur.
Ekvatordan uzaklaştıkça MS’in görülme sıklığının arttığı gözlenmektedir. Coğrafi özelliklere
bağlı olarak görülme sıklığının 100 binde 2 ile 200 arasında değiştiği tespit edilmiştir. Bu
çerçevede bakıldığında Dünya’da 3 milyon, Türkiye’de yaklaşık 40 bin MS hastası olduğu
tahmin edilmektedir.
MS’in Belirtileri Nelerdir?
MS hastalarında merkezi sinir sisteminde hasarın meydana geldiği yere bağlı olarak pek çok
belirti ortaya çıkabilmektedir. Bu belirtilerden sıklıkla:
– Kol ve bacaklarda uyuşma (Sıklıkla sağda ya da solda olacak şekilde)
– Görme kaybı (Sıklıkla tek gözde)
– Kuvvet kaybı
– Çift görme
– Dengesizlik
– Yüzde uyuşma (Aynı tarafta kol ve bacakta da olması)
– Baş dönmesi
– İdrar tutamama ya da tam boşaltamama
– Ağrı
– Yorgunluk
– Baş öne eğildiğinde sırtta aşağı doğru elektrik çarpma hissi
görülmektedir. Genellikle bu belirtilerin birkaçı bir arada bulunur. Diğer yandan hareket
bozuklukları, epileptik nöbet, baş ağrısı, demans düzeyinde kognitif yıkım, kortikal belirtiler,
işitme kaybı ve amyotrofi de seyrek olarak görülen belirti ve bulgulardır.
Bu belirtilerin daha önceden var olmaması, en az 24 saat boyunca devam etmesi, gün içinde
giderek artması atak olarak tanımlanmaktadır. Dolayısıyla, 1 dakika süren bulanık görme, 10
saniye süren baş dönmesi atak olarak değerlendirilmemektedir.
MS Tanısı Nasıl Konulur?
– İlaçlı veya ilaçsız magnetik rezonans (MR) görüntülemesi
– Beyin Omurilik Sıvısı (BOS) incelemesi (Belden sıvı alınması)
– Uyarılmış potansiyeller denilen özel elektriksel ve bilgisayarlı teknikler
– Kan incelemeleri
MS’in başka hastalıklarla karışmaması ve eğer gerekli ise tedavinin başlanmasında geç
kalınmaması için beyin omurilik sıvısı incelemesinden (Belden sıvı alınması) kaçınılmaması
gerekmektedir. Bu işlem, genel yanlış algının aksine hiç de düşünüldüğü gibi yüksek oranda
riskli veya tehlikeli bir işlem değildir.
MS’in Klinik Seyir Tipleri Nelerdir?
MS, bireyden bireye oldukça farklı seyir gösterir. Genel olarak bakıldığında yavaş ilerleyen
bir hastalıktır; öldürücü bir hastalık değildir. MS’in seyir tipleri genel olarak aşağıdaki şekilde
gruplandırılmaktadır:
1. Ataklar ve iyileşmelerle seyir
2. Atak ve iyileşmelerle seyrederken, ortalama 10 yıldan sonra basamak basamak kötüleşme
3. Hastalığın en başından itibaren basamak basamak kötüleşme
İlk kez MS düşündüren belirti ve bulgularla gelen hasta, ikinci atağını henüz yaşamamış ise
klinik izole sendrom adını alır. Bu tanıyı alan birçok hasta erken MS tedavisine alınmaktadır.
İlerleyen dönemde tekrarlayan ataklar ve ilerleyen MR bulguları olur ise MS olarak
değerlendirilirler.
Başka bir nedenle magnetik rezonans (MR) görüntülemesi yapılan hastalarda bazen MS’e
uyan MR bulguları saptanmaktadır. Ancak bu hastalarda MS ile ilişkili yakınma ve bulgular
hiç olmamış ise “Radyolojik İzole Sendrom” olarak ele alınırlar. Bu durumda tedavi
başlanmaz, ancak hasta çok yakından izlenir.
MS Tedavisi Nedir?
Atak tablosu erken ve uygun dozda kortikosteroid (kortizon) ile tedavi edilerek kalıcı hasar
kalmamasına çaba gösterilir. MS tedavisinde dünyada kullanılan tüm ilaçlar ülkemizde de
kullanılabilmektedir.
Hastalığın ilerlemesini önlemek için enjeksiyon (iğne) tedavileri ve son dönemde de ağızdan
kullanılan ilaç tedavileri mevcuttur. Yine de hastalık kontrol altına alınamaz ise aylık
uygulanan tedaviler ve yine ağızdan kullanılan haplar da bulunmaktadır. Hızlı ilerleyen
tablolarda ise bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar kullanılabilmektedir.
Fizik tedavi ve rehabilitasyon, MS tedavisinin çok önemli bir parçasıdır.
MS ve Gebelik
MS hastaların çocuk sahibi olmalarını engelleyen bir hastalık değildir. Ailevi örnekler
olmakla birlikte irsî bir hastalık değildir. Gebeliğin MS üzerinde koruyucu etkisi olduğu,
ancak erken lohusa döneminde hastalığın alevlenme riskinin bir miktar arttığı
gözlemlenmektedir.
MS’ten Etkilenen Bireylere Öneriler
MS hastalığı doğru tedavi ve düzenli yaşam tarzı ile kontrol altında tutulabilir. Asla çaresiz
bir hastalık değildir; ancak uzun süreçli, sabır ve MS’ten etkilenen birey ile çevresindeki
kişilerin işbirliğini gerektiren bir hastalıktır.
Bunun için:
– Çok yorucu ağır işlerden kaçınılması
– Alkol ve sigara gibi zararlı maddelerden uzak durulması
– Düzenli ve sağlıklı beslenilmesi
– MS şikâyetlerini artırabilecek olan hamam, sauna gibi sıcak ortamlardan kaçınılması
– Depresyonun bireyi esir almasına izin verilmemesi
– MS’in, bireyi hayatın akışından alıkoymaması
– Hareketsiz kalınmayıp, çok tükenmeyecek şekilde her zaman aktif olunması
Önerilmektedir.